18 Şubat 2011 Cuma

Yitirmek

Ne kadar garip canlılarız, bir anda herşeyi yok edip bir anda yaratabiliyoruz bir anda nefret edip bir anda sevebiliyoruz. Eski duygulara tekrardan kapılıp ilk gibi heyacan duyabiliyoruz. Yıllık ilişkileri, evlilikleri bitirebiliyoruz. En yakın dostlarımız düşmanımız oluyor kimi zaman.. Düşman olduğumuza aşık oluyoruz bazen de. Bazen de canımız gibi seviyoruz. Duygular.. duygular..

5 Şubat 2011 Cumartesi

Hüzüntü

Şu son zamanlarda çok takıldım ölümlere,
ölmek.. yok olmak, asla geri getirememek, pişman olmak, yas tutmak, kahrolmak, özlemek, anımsamak, vedalaşamamak.. bir insanın ölümü, anıların ölümü, beyinin, şehvete düşüren aşka tutultan o güzel vücudun, güzel suratın çürüyüşü..
Sevdiğim adamdan, ailemden önce olsun isterim ölümüm ve kırklarımda öleyim isterim en acısız biçimde en masum halim ile..
Dayanacak kuvveetim yok. herşey tükendi ve herşey anlamsız . hiç bir planım yok geleceğe yönelik hiçbir beklentim yok boş yaşantılardan ve hiçbirşey olması gerektiği gibi değil.

19 Ocak 2011 Çarşamba

Otobüsün Camından Yansıyan Suratım Üzgün ve Öfkeli Artık

Önceleri otobüste yolda yürürken vesaire habire tebessüm ederdim, kızardım da kendime engel olamazdım bu sebepten laf atıp sataşanlar çok olurdu. Üçgün evvel fark ettim otobüse bindiğimde yansıdı suratım camdan, öyle mutsuzi öyle öfkeli soluk ve silik duruyormuşum ki dışarıdan bakan herkes anası babası ölmüş, dünyası başına yıkılmış düşüncesine kapılır. Üzüldüm çok. Öyle yıpranmışım, öyle katledilmiş sevinçlerim, heveslerim içimde. Öyle bezmişim çıkar ilişkilerinden.

8 Ocak 2011 Cumartesi

Vizesiz Yılbaşı İstekleri

Koca bir seneyi daha devirdik. 2010 geçirdiğim en afilli yıl oldu şuana kadar. insanın yaşı ilerledikçe zamanda tersine kısalır oluyormuş daha iyi anladım. daha 2010 u sevinçle karşıladığım gün taptaze aklımda.. her yıl bitiminde tarifi olmayan bir heyacan kaplar beni içten içe. belki de hüzün. bilemiyorum. ama tarifi yok ! hep aynı dilekleri dilerim her sene sonu yeni saf bir sene için, hep aynı şarkıyı söylerim bıkmadan,büyük bir coşku ile çocuk gibi süslerim ağacımı özenle.. hele yeni yıla sevilen ile girme arzusu vardır ki apayrı.. sevgilisi ile aşkla, huzur ile geçiren her çifte hayıflanıyorum bir taraftan burukluğunu yaşamak ceheennem azabı gibidir resmen. elbette aile saadeti içerisinde geçirmekte kötü değil. ama işte adı üzerinde "sevgilli", yaşanan ve yaşatılan duygular birlikte geçirmeye değecek birinin olması herşeye bedel. kafamda planlar tasarlıyor ve her yılbaşım evimde ailem ile geri sayım yapıyorum..
Umarım 2011 bizlere bol para, aşk, bol para, başarı, aşk başarı aşk, başarı, ve sıhat getirir.

Metanet ve Masumiiyet

Epeydir yazmıyordum. aslında içimden gelmiyordu sanki yazacak hiçbirşeyim yok gibi, karmakarışığım, fakat cümlelere aktaramıyorum düşüncelerimi. alıyorum elime bir defter yazmaya başlıyorum ardından sonunu getiremeyip yırtıp atıyorum bir kenara.. yazıp yazıp siliyorum. Aylardır evdeyim neredeyse, sadece hafta sonları okul tantanası işte, öyle evcimen olmuşum yani "kalk meriç, markete git" deseler ölüm geliyor bana yalnızlığıma boğulmuş gibiyim öyle ki sanal aleme gark oldum.. geçmişim ile yaşıyorum.. ne bir film izliyorum ne de herhangi yararı olacak birşey yapıyorum oturuyorum öylece uyku düzenimden hiç bahsetmeyeyim, insanlar işe gider iken yatar öğlenin dördünde uyanır oldum. geceleri uyumam öyle güç oluyor ki, düşündükçe düşünüyorum herşeyi, herkesi "acaba şöyle deseydim nasıl olurdu ?, böyle yapsam neler olurdu ?" diye sormaktan alıkoyamıyorum kendimi. Ölümü düşünüyorum sık sık. sevdiğim insanların, ailemin hayatımdan çıkıp gittiklerini düşünüyorum, bir gün bunu yaşayabilecek olmam beni kahrediyor..
Önceleri herşeye ağlardım bir dizinin acıklı bir kısmında, kalp ağrıtan bir parçada şıpır şıpır süzülürdü gözyaşlarım yanaklarımdan, artık ne kadar çok ağlamak, bir nebze üzüntümü hafifletmek için inci tanesinden kıymetli olan gözyaşlarımı bırakmak istesemde olmuyor. güçlendim mi ? hissizleştim mi ? ıssızlaştım mı ? işte bunu anlayabilirsem herşey bambaşka olacak.. çok başka ..

9 Eylül 2010 Perşembe

.

Deniz,
sakindi o gece.
dalgalar... rüzgar,
okşuyordu tenlerimizi.
mutluluk ile beraber, bedenlerimizde hoş bir ürperti,
hazırdı herşeye..
uzaklardan gelen o müzik, yanıp yanıp sönen sokak lambası, tüm güzelliğiyle geçen aşk gemisi, başka bir bedenin sıcaklığı, hala..

MESELA

bugüne kadar yaşamış olduklarımın hepsi kalbimden geçtiği gibi olsaydı ve beni arkadaş olarak görmekten öte olarak, kendin gibi sevebilseydin eğer, herşey herşeyden daha farklı olabilirdi aslında. şuanda herşeyi unutup yalnız seni düşünüyor olacaktım belki. tüm aksiliklere bakıp gülecektim ve senin benim olduğunu düşünüp mutluluğmu daha da katlayacak, bana bu fırsatı veren allahıma şükürler edecektim defalarca. bulunduğum ortamda seni düşündüğümden dolayı o ortamın gözümdeki değeri katlanıp en yükseğe çıkacaktı ve en mutlu olduğum yer o ortam olacaktı seni düşündüğüm yer olduğu için. en sevmediğim insanların ve en sevmediğim tavırlarının arasında bunaldığım zamanda yine sen gelecektinn aklıma ve kızmayacaktım en sevmediğim davranışları sergileyen en sevmediğimm insanlara. senin aklım ve ruhumda bulunduğunu ve her şeyimle senin olduğumu hatırladıkça mutlu olacaktım. efkar basınca açtığım o şarkıda hüzünle ağlamak yerine mutluluktan akacaktı gözyaşlarım.. bilecektim ki kimi zaman dertleşeceğim, omzunda ağlayacağım, kollarında uyuyacağım, herkesten, herşeyden daha önemli, kendisine ait olduğum özel birisine sahip olduğumu.

dedim ya işte yaşamış olduklarımın hepsi kalbimden geçtiği gibi olsaydı ve beni arkadaş olarak görmekten öte kendin gibi sevebilseydin eğer herşey herşeyden daha farklı olabilirdi ve ben bu satırları yazmazdım..

27 Şubat 2010 Cumartesi

Yıllanmış Sevgiler

Hayaller vardı..
Olması ihtimalinde gözlerdenn yaş getirecek türden.biraz iyi, biraz kötü..
Yarım kalmış arzular,çığ gibi büyümüş içlerde.
Sarhoşluğun verdiği başdönmeleri, anlamlı bakışlar, sıkı sarılışlar,
kahkahalara karışmış acılar,
düşündüğünü varsayıp kurulmuş hayaller..
Kim bilir belki bir gün yeniden....

29 Ocak 2010 Cuma

ŞARAP

Eğer hemen bitirmeseydim. bitirdikten sonra şişesini masamda dekor diye tutmasaydım. ve mantarını açıp koklamasaydım eğer. şimdi canım çekmeyecekti deli gibi.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Hihöhe

Dedemin bir lafı vardı aklıma geldi gene epey güldüm. Hayatımın kadınıyla dışarıya çıkarken karşılaşmıştık dedemle yolda, oda "dikkat edin iki gidip dört gelmeyin altı olmayın sonra." demişti.
Hala gülüyorum.